Deredüz de değirmen
Un ederdi buğdayı
En son köyü terk etti
Tüylüoğlu Fahri dayı.
Kuru koptan görünür
Tereplerin evleri
Şimdi virane durur,
Yıkılmış duvarları.
Kalede Kamber Hasan,
Yazlıkta Zülkif dayı
Ellerinde sopalar
kollardı çayırları.
Denk ettiler yükleri
Bağlandı çuval ağzı
Aşacak yaylacılar
Viran kanlı boğazı.
Dağda vurdum kekliği
Biraz sert idi eti
Golona şimşirliği
Yalan dünya cenneti
Çiçeklinin başında
Yabanı tavuk folu
Eskiden patikaydı
Şimdi şosedir yolu
Kaçkar dağı yüksektir
Eksilmez başından kar
Kar olmasa da bile
Buz gibi suları var.
Soğuktan al al olur
Kızların yanakları
Kale gibi duruyor
Viçenin konakları
Pileki tav almadan
Elini vur hamura
Ne denirdi Türkçe de
Acaba kılambur’a
Öğrendik dedemizden
Hem elifi, hem lamı
Türkçede var mı acep
Cugal’ın da anlamı
Hemşin’in buligleri
Bağlardı yün kuşağı
Sarkardı püskülleri
Dizlerinden aşağı
Hemşinlinin buliği
Alçak bağlar kuşağı
İkide bir düşerdi
Yivinden ağış ağı